Büyüye Beddua, İambus III
Eski Roma’da büyücülerin çok büyük etkisi vardı. Soylu kişiler bile büyücülere danışıp, akıl alırlardı. Hatta büyüyü felsefi bir görüş olarak benimsemişlerdi. O dönemi anlatan bazı fantastik dizi ve filmlerde büyü sahnelerini görmekteyiz. M.Ö. 34 yılında yazılan ve bu dönemi anlatan V. İambus ile devam ediyoruz Horatius’un eserlerine.
Horatius’un batıl inançlara karşı çıktığı ve büyünün eski zamanlarda nasıl yapıldığını anlattığı bu şiirde yazar, kişileri konuşturmanın yanın da kendi yorumlarını da iambus’a katmaktadır. Korkunç bir büyü sahnesinin konu edildiği şiirde Canidia adlı bir cadı sevgilisini kendine döndürmek için soylu bir çocuğu kaçırır ve sadece başı dışarıda kalmak suretiyle toprağa gömer. Çocuk açlıktan öldükten sonra karaciğerini alarak iksir yapımında kullanacaktır. Şiirin sonunda kaçırılan çocuğun ettiği beddua korku filmlerini aratmayacak türden bir kurgu ile karşımıza çıkmaktadır ve bu kurgu çoğu korku filmlerine konu olmuştur.
İslamiyet’te büyü
İambus’ta anlatılan bazı sahnelere İslamiyet’e göre yasak olan büyülerde de rastlamaktayız. Gizli ilimler ve Kenzül havas adı ile yapılan bazı büyüler de sevgiliyi kendisine bağlamak için vefk adı verilen Arapça harf- rakam dizilimli muskalar hazırlanmaktadır. Bu vefke kişinin ve sevgilisinin adı yazılarak ateşe atılır ve sevgilinin de bu ateş gibi aşktan yanması istenir. Günümüzde bile bu tür büyülere başvurulmaktadır. Horatius’un da yer yer alay ettiği bu konuyla uğraşanlara Allah akıl fikir diyerek bundan 2000 yıl önce yazılmış iambus’u –biraz da ders alarak- okumaya başlayalım.
İambus V
Çocuk: Yeryüzünü, insanların türünü
yöneten tanrılar aşkına, söyleyin,
neden böyle telaş içindesiniz?
Bana dönük tehdit saçan bakışlarınızla,
ne istiyorsunuz benden hepiniz?
Gerçek doğum için çağırdınsa yardıma
Lucina’yı, çocukların aşkına, (1)
şu faydasız erguvan süs aşkına, büyüden (2)
hiç hoşlanmayan İuppiter aşkına, (3)
sana yalvarırım, neden üvey ana, ya da
vurulmuş bir hayvan gibi mızrakla,
sen yüzüme bakakaldın öyle? “Böyle deyip
içini döktü çocuk, giysileri
zorla çıkarılınca üstünden, Trak’ların taştan (4)
yüreğini bile yumuşatacak
taze bedeniyle, dikile kaldı öylece!
Buyruklar vermekte Canidia da,
yoluk saçlı başında küçücük engerekler, (5)
kaynaşıp bükülüyor kıvıl kıvıl!
Canidia: Getirin mezarlıktan yaban incirlerini,
uğursuz selvi dallarını, iğrenç
kurbağa kanıyla ıslanmış yumurtaları,
tüylerini, gece kuşu baykuşun,
ağulu İolcus, Hiberia otlarını, (6) (7)
aç köpekten yapılmış kemikleri!
Yakın hepsini yakın, Colchis alevlerinde! (8)
Gezer eteği belinde Sagana (9)
bütün evi, serper sularını Avernus’un (10)
tıpkı denizatının ya da kaçan
domuzun tüyleri gibi, dimdiktir saçları.
İçi sızlamadan, Veia, sert belle (11)
inleye oflaya çukur kazıyor, içine
bedeni çenesine dek, çocuğu,
(yüzücünün yüzü ne kadar çıkarsa sudan)
öyle gömecek ki toprağa,
günlerce, iki üç defa değişen yemeğe,
çakılı gözbebekleri sönünce,
doğrasın da çocuğu cadı, ve iliklerinden,
kurumuş karaciğerinden onun
bir aşk iksiri hazırlayabilsin kendine!
Erkek gibi şehvetli büyücü de,
Arminium’u Folia da orda, yanında. (12) (13)
-Aylak Napoli, tüm komşu kasaba
tanır onun kim olduğunu!- Büyücü cadı
Teselya’nın büyülü sözleriyle
yıldızları, ayı indirmiştir göklerden.
sarı dişleriyle başparmağının
upuzun tırnağını kemirip Canidia,
ne dedi, ne demedi dinleyin şimdi.
Canidia: ey benim sağ kolların! Ey Diana’la Gece! (14)
Gizli gizli kurbanlar kesilirken,
sessizliği sağlayan siz yardımcılarım!
Gelin de yardım edin bana şimdi!
Öfkenizi, isteminizi çevirin haydi,
benim can düşmanlarımın evine!
Vahşi hayvanların, korku dolu ormanlarda
tatlı bir yorgunlukla uzandığı
şu saatte, bildirsin Suburra köpekleri (15)
zamparanın gelişini buraya! (16)
Ellerimle hazırladığım hoş kokuları,
(maskara olsun herkese, dilerim)
sürünüp sürtünmüştür şimdi o koca zampara!
Ay, ay ne oldu? Nasıl bir şey böyle? (17)
Yoksa barbar Medea’nın korkunç iksirleri (18)
etkisiz mi kaldı? Alıp öcünü
büyük Creon’un kızı kibirli kumasından, (19)
Bu iksirler sayesinde Medea,
zehirli armağanla, o giysiyle, kuması,
yeni gelini yakıp kaçmıştı!
Ama o zehirli otlar, sarp yerlerde gizli,
Bir sürü kök eksik değil ki burda!
O herif şimdi bütün kadınları unutmuş,
uyuyordur büyülü yatağında.
Ay, ay daha yaman büyücünün ağulu
iksirlerine mi kapıldı, nedir?
Yürüyor bakın! Üstün körü Mars iksirleri (20)
Değildir, ah, Varus, seni yeniden (21)
benim aşkımla tutuşturacak o iksirler,
(ah, zari zari ağlayası herif!)
zihnini yine bana çevirecek ağular!
Daha güçlülerini hazırlarım,
daha çok doldururum kadehine. İstemem
desen de doldururum, sana inat!
Nasıl tutuşursa zift, kapkara yalımlarda,
sen de aşkımla yakılmazsan eğer,
gök devrilecek deniz altına, topraklar
serilecek denizlerin üstüne!
Bu sözleri duyunca çocuk, bu dinsizleri
artık yumuşatmaya çalışmadı.
İçinden geçirdi şöyle, konuşmaya nerden
başlayayım diye; Thyestes gibi, (22)
lanetler, beddualar saçarak dedi ki sonra:
Çocuk: Tanrı yazgısı günahı, sevabı,
insan kaderini değiştiremez iksirler.
Peşinizde olacak lanetlerim!
Lanet dolu bir nefretin, ne kurban etseniz,
kurtulamazsınız sonuçlarından!
Sizin arzunuzla can verdikten sonra bile
geceleri hortlayıp, çılgın gibi,
ayrılmayacağım hiç peşinizden! Bir hortlak
Olarak, kanca tırnaklı, sizlerin
yüzünüze gözünüze saldıracağım hep!
-Böyledir gücü Man tanrılarının!- (23)
Yerleşerek kuşkulu yüreklerine ben,
uykularınızı kaçıracağım!
Bir güruh sokak sokak, peşinizden koşacak,
ordan buradan fırlatacak taşları,
ezecek sizin gibi kocamış cadıları!
Ve sonra Esquilinus tepesinin (24)
kurdu kuşu da didik didik edecek sizin
mezardan yoksun organlarınızı!
Ve bu görünümü, ne yazık! Arkama kalan
anam babam da seyredecek zevkle!
Açıklamalar
- Lucina: Roma mitolojisinde doğum tanrıçası.
- Eski Roma’da soylu çocuklar kenarı erguvan renginde işlenmiş elbise giyerlerdi.
- Eski Romalılar emirlere, kararlara karşı gelenleri tanrı Jupiter’in(Zeus ile eşdeğerdedir) yıldırım ile çarpacağına inanırlardı. Jupiter, Romalılarca en saygın tanrıydı.
- Traklar: Antik çağda bugünün Bulgaristan, Trakya ve Kuzey Yunanistan bölgesinde yaşamış savaşçı bir kavim. Troya’nın kurucularındandır. Makedon istilası ile birlikte asimile olmuşlardır.
- Engerek: Zehirli bir yılan türü.
- İolcos: Yunanistan’da bir şehir. Büyücülükle anılmaktaydı.
- Hiberia otları: Bugünkü Gürcistan’ın sınırında antik bir şehir. Burada yetişen bazı otlar antik Roma zamanında ağu(zehir) yapımında kullanılmaktaydı.
- Colchis, Kolkis: Gürcistan ile Ünye(Ordu) arasındaki Kuzey Karadeniz bölgesi.
- Sagana: Büyücü Canidia’dan daha yaşlı bir büyücü
- Avernus: Güney İtalya’da krater gölü. Efsane göre bu gölün ölüler diyarı ile bağlantısı vardı.
- Veia: Büyücü Canidia’nın yardımcısı.
- Arminium, Rimini: İtalya’da bir kent.
- Folia: Arminium’lu erkek büyücü.
- Diana: Apollon’un kardeşi, ışık tanrıçası.
- Suburra: Antik Roma’da işçilerin ve fahişelerin yaşadığı bölge.
- Zampara: Suburra bölgesine paralı aşk için gelenler.
- Canidia bu arada hayal kuruyor, çılgınlık nöbeti geçiriyor.
- Medea: Kolkis kralının kızı, Yason’un karısı, ünlü büyücü. Başka birine aşık olduğu için kocasını öldürmüştür.
- Creon: Korint kralı
- Mars iksirleri: Antik Roma zamanında Orta İtalya’da yaşayan Mars soyunun, yılanları büyülediğine, zehirlerini etkisiz hale getirdiğine inanılırdı.
- Quintilus Varus: Horatius’un dostu Romalı. Genç yaşta ölmüştür.
- Thyestes: Efsaneye göre kardeşi Atreus ile plan yaparak üvey kardeşini öldüren Thyestes, babaları Pelops tarafından lanetlenir. Peops öldükten sonra Atreus kral olur ve kardeşi Thyestes’i şehirden kovar. Ancak Thyestes bunu çekemez ve Atreus’un karısını baştan çıkararak onunla birlikte olur. Bu ilişkiden 3 çocuk doğar. Atreus durumu öğrenince korkunç bir plan yapar ve Thyestes’i şehre çağırır. Akşam yemeğinde ona 3 oğlunun etini yedirir. Thyestes korkunç gerçeği öğrenince deliye döner, güneş bile bu olaydan utanır ve erkenden batar.
- Man tanrıları: Mitolojiye göre öldükten sonra tanrılaşan insan ruhları.
- İstanbul gibi roma’nın yedi tepesinden biri: Romalılar ölen köleleri toplu halde bu tepeye gömerlerdi. Augustus zamanında bu tepe koru haline getirildi, konaklar inşa edildi. Ancak lanetlendiği için akbabalar etrafta dolaşmaktaydı. Cadılar bu tepedeki kemikleri büyü yapmak için topluyordu. Kurban edilen çocuk bu tepedeki lanet gibi beddua akumaktadır.